T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Öğretim Programları
“T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük” dersi, 8. ve 12. sınıflarda okutuluyor. MEB’in “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adıyla yayımladığı müfredat, yeni olmaktan ziyade güncellemedir. Çünkü müfredat 2017’de önemli ölçüde değiştirilmişti. 2017’den pek yeni bir şey dile getirilmemektedir. Ünite ve konu olarak azaltılmıştır ama kazanımlarda önemli bir değişiklik göze çarpmamaktadır. Kazanımların beceriye nasıl dönüştürüleceği daha net ve ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Yeni olan, dersin daha iyi öğrenilmesine yönelik uygulamalardır.
Ezbere Değil İnceleyerek Konuşmalı
Yeni öğretim programlarının önceki programlardan içerikle ilgili farklılığı yoktur. Fakat kimi sendika ve gazeteciler “Atatürk, laiklik müfredattan çıkarıldı.” şeklinde ifadeler kullanıyor. MEB, Ortak Metin’de öğretim programlarının, 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen “Türk Millî Eğitiminin Genel Amaçları” ile “Türk Millî Eğitiminin Temel İlkeleri” esas alınarak hazırlandığını belirtmektedir. Dolayısıyla “Atatürk, laiklik müfredattan çıkarıldı.” iddiası boşa düşmektedir. Dahası “T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük” dersleri vardır ve diğer derslerde de Atatürk’e, ilkelerine, laikliğe değinilmektedir. 12. sınıf programında “Cumhuriyet’imizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatı ile Türk inkılabı ve Atatürkçülük konuları yeniden yapılandırılmıştır.” denerek “öğrencilerin rol modeli almaları için Atatürk’ün kişilik özellikleri üzerinde” duruluyor.
“Modern Türk Devleti’nin Doğuşu” ünitesinde 1981 yılının UNESCO tarafından “Atatürk Yılı” olarak kabul edilmesinin önemi ve Atatürk’ün farklı ülkelerde tanınmasının sebepleri
hakkında öğrencilerin, fikirlerini sunmaları istenmektedir. 8. sınıfta da “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatının dönüm noktalarını anlayıp kişiliğini tanıyarak onu kendilerine rol model almaları” hedeflenmiş.
Atatürk ve ilkeleri, özellikle laiklik, cumhuriyet tarihimiz yeterince ve doğru temelde anlatılmıyor. Bu ders hangi inkılapların, savaşların, hangi tarihlerde yapıldığını, antlaşmaların içeriğini ezberletmeye yönelik ders değildir. Bu dersin özü, Atatürk ilkelerini ve bu ilkelerin zorunluluğunu ortaya koymaktır.
Atatürk’ün, Laikliğin Çıkarıldığı Yerler Yok mu?
Atatürk, laiklik, Atatürk’ün Kur’an meali, tefsiri, Türkçe ezan gibi dinle ilgili çalışmaları, 2017 müfredatından ve 4. sınıftan 12. sınıfa kadar okutulan din kültürü ve ahlak bilgisi kitaplarından, imam hatip meslek lisesi kitaplarından çıkarılmıştı. Yeni öğretim programlarında da yok. 11. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretim programında “öğrencilerin felsefe dersinde öğrenmiş olduğu tanrının varlığına ilişkin görüşlerden hareketle teizm, deizm, ateizm, nihilizm,
agnostisizm, materyalizm, pozitivizm, sekülarizm gibi inanç ve felsefi yaklaşımlar arasında köprü kurulur.” cümlesiyle sekülerizm, olumsuz olarak atfettikleri kavramlarla birlikte anılmıştır.
Dahası imam hatiplerde okutulan kelam kitabında “Laiklik, İslam için tehlikelidir.” gibi bir ifade var. “T.C. inkılap tarihi ve Atatürkçülük” kitaplarında Atatürk ilkelerine verilen yer, kavratılamayacak kadar azaltıldı. Dolayısıyla Atatürk’e, laikliğe ne kadar yer verip verilmediğini değil, doğru ve yeterince yer verip verilmediğini esas almamız gerekiyor.
Her şeyden önce şunu vurgulayalım ki müfredat, iktidarın siyasi kimliğine uygun yazılmıştır. Ders kitapları da böyledir. Yani İslamcı kimliği olan padişah Vahdettin’in, Şeyh Said’in düşmanla iş birliği, vatan hainlikleri çıkarılmıştır. Vahdettin’in İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin üyesi olduğu ders kitaplarından çıkarılmıştır.
Hatta 12. sınıf ders kitabında, Vahdettin’in Atatürk’e Samsun’a gitmeden önce “Şimdi yapacağın hizmet, şimdiye kadar yaptıklarından mühim olabilir. İstersen devleti kurtarabilirsin.” cümlesiyle padişahın, Atatürk’ü milli mücadeleyi başlatması, vatanı kurtarması için yolladığı algısına yol açacak metin vardı. Kitaplarda Vahdettin Sevr’i onayladığı gözlerden kaçırılıyor. Örneğin bir ders kitabında şu ifadeler yer alıyor:
“Vahdettin, Meşrutiyet Anayasası’na göre, Mebuslar Meclisi’nden geçmediği için tasdik etmediği gibi İngiliz, Fransız ve İtalyan Parlamentoları da tasdik etmemiştir. Bu sebeple hukuken geçersizdir.”
Oysa Vahdettin’in 22 Temmuz 1920’de toplanan Saltanat Şurası’nda ayağa kalkmak suretiyle, üyeleri antlaşmanın kabulü yönünde yönlendirmesi, onayladığı anlamına gelir. Meclisin kapanmasına İngilizlerin isteği üzerine rıza gösteren Vahdettin olduğu için meclisin onaylaması diye bir şey söz konusu olmazdı. Zaten meclis kapatıldığı için Saltanat Şurası toplanmıştır.
Önceki ders kitaplarında padişah Vahdettin’in işgaller karşısında teslimiyetçi tavrına, İngilizlerin baskısıyla Meclis’i kapatmasına ve Tevfik Paşa Hükûmeti’ni görevden almasına, İtilaf Devletlerinin isteklerini kayıtsız kabulüne, Atatürk’ün, Vahdettin’in kendi şahsını ve tahtını korumaya çalıştığına yönelik ifadeleri kaldırıldı.
Önceki ders kitabından farklı olarak yeni kitaplarda milli mücadele yanlılarının din ve vatan düşmanı asiler oldukları ve öldürülmelerinin dinen sakıncası olmadığı yönündeki fetvada Vahdettin’in de payı olduğu zikredilmiyor. Hatta Damat Ferit’in Şeyhülislam’dan aldığı fetvayla Kuvay-ı Milliyecilerin “vatan haini ve din düşmanı” ilan edildiği, bu fetvanın, gazetelerle ve düşman uçaklarıyla bütün ülkeye dağıtıldığı ve “bütün bu kışkırtmaların sonucunda yüzlerce yıldır Padişah’a bağlılığı bir gelenek haline getirmiş olan insanlar, Anadolu’nun çeşitli yerlerinde peş peşe ayaklanmalar çıkardığı belirtilmektedir.
Vahdettin’in ülkeden kaçması, önceki ders kitabında “savaş sonrası toplumun tepkisinden çekinen Vahdettin, 17 Kasım 1922’de İngiltere’ye sığınarak yurdumuzdan ayrıldı.” cümlesiyle açıklanmıştı. Yeni ders kitabında ise Vahdettin’in ülkeyi kaçmasından
bahsetmeyerek “Sultan Vahdettin, 1922’de Malta’ya gitmek için ülkeyi terk etti.” ve “Osmanlı Devleti’nin son padişahı Vahdettin, 17 Kasım’da İstanbul’dan ayrıldı.” cümleleriyle İngilizlerle iş birlikçiliği gizlenmiştir.
Dersin özü olan, dolayısıyla diğer konuların da kavranmasının temelini oluşturan Atatürk ilkelerine verilen yer azaltılmıştır.
Gerçekçi ve Bütüncül Amaçlar
Diğer yandan öğretim programı önceki programa göre daha gerçekçi ve bütüncül düzenlenmiştir. Tarihin diğer derslerle (disiplinlerle) ilişkisi kuruluyor ve değişik ve süreklilik, zorunluluk boyutlarıyla ele alınıyor 8. sınıf “T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Dersinin Temel Felsefesi ve Özel Amaçları” başlığında bu bütüncül yaklaşım ortaya konmaktadır:
“…farklı disiplinler (fen, matematik, sosyal bilimler), kavramsal beceriler (temel, bütünleşik, üst düzey düşünme), alan becerileri (zamanı algılama ve kronolojik düşünme, kanıta dayalı sorgulama ve araştırma, tarihsel empati, değişim ve
sürekliliği anlama vb.), sosyal-duygusal öğrenme becerileri (benlik, sosyal yaşam, ortak/birleşik), okuryazarlık becerileri (bilgi, dijital, finansal, görsel, kültür, vatandaşlık, veri, sürdürülebilirlik, sanat), eğilimler (benlik, sosyal, entelektüel) ve değerlerin (adalet, vatanseverlik, çalışkanlık, dostluk, duyarlılık, özgürlük, sorumluluk vb.) öğrencilere kazandırılması bakanlığın öncelikleri arasındadır.”
Karşılaştırmalı, Değişim-Süreklilik, Neden-Sonuç İlişkisiyle Öğretim
Tarihsel olayları, olguları karşılaştırmalı olarak ve değişim-süreklilik içinde öğrenmeye yönelik yaklaşım vardır. Bu yaklaşım
öğrencinin zihnini daha iyi kullanmasını, geçmişle bugün arasında bağ kurmasını ve geleceğe yönelik sonuçlar çıkarmasını, öngörüsünü geliştirecektir. Örneğin 12. sınıfta “Türk İnkılabı ve Atatürkçülük” ünitesinde, grup çalışması yoluyla II. Mahmud Dönemi’nden Cumhuriyet’e geçiş sürecine kadar olan zaman diliminde, Osmanlı Devleti’nde ekonomi alanında gerçekleşen yeniliklerden ‘‘ziraat, ticaret, sanayi ve bayındırlık işlerini yürütmek üzere kurulan meclisler ile Düyûn-ı Umûmiye ve Millî İktisat Kongresi’’, Atatürk Dönemi’nde ekonomi alanında yapılan inkılaplardan ise ‘‘İş Bankasının kurulması, aşar vergisinin kaldırılması, Teşvik-i Sanayi Kanunu, Kabotaj Kanunu, Toprak Mahsulleri Ofisinin açılışı’’ hakkında merak ettikleri bir konuyu belirlemeleri arzulanıyor. Böylece tarihsel sürecin anlatımıyla Atatürk’ün devletçilik ilkesinin gerekliliği ortaya konmuş olacaktır.
Dijital tarih okuryazarlık becerisinin artırılması yönünde örneğin öğrencilerden, İstanbul Üniversitesinin genel ağ adresi üzerinden “Gazeteden Tarihe Bakış Projesi”ni incelemeleri ve Atatürk Dönemi’ndeki Cumhuriyet kutlamaları ile ilgili gazete manşetlerinden pano hazırlamaları istenmektedir.
19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı
kapsamında İstanbul Üniversitesinin “Gazeteden Tarihe Bakış Projesi”nden 1930’lu yıllarda çıkan gazetelerdeki 19 Mayıs kutlamalarına yönelik gazete sayfalarından örneklerle pano hazırlamalarını istemiştim. Bu tür bir öğrenme, öğrencinin kendi deneyimine yönelik öğrenme olması yönüyle öğrenme merkezlidir ve kalıcıdır.
Öğretmenin Rehber Olma Özelliği
Öğretmenin bilgi aktarıcısından ziyade rehber olma, rol model olma özelliği öne çıkarılıyor. Öğretmenin, gerektiğinde öğrencilere kaynaklık eden bir “uzman”, kendi öğrenmelerini izlemeye ve yönlendirmeye yardımcı bir “rehber” ve ders kapsamındaki öğrenme çıktısının nasıl değerlendirileceğini gösteren bir “rol model” olması üzerinde durulmaktadır. Öğretmenin rehber olma özelliği, özellikle öğrencilere araştırma konuları vermekle, bunu takip etmekle ortaya çıkarılmak istenmiş. Ezberden ziyade öğrencinin kendi araştırmasına dayalı öğrenme yani öğrenci merkezlilik söz konusudur.
Mavi Vatan, Dağlık Karabağ ve Rauf Denktaş
12. sınıf “II. Dünya Savaşı’ndan Küreselleşme Sürecine Türkiye” ünitesinde Türkiye’nin deniz jeopolitiği ve Mavi Vatan, asılsız Ermeni
iddiaları ve ASALA terörü, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri, Türk dünyası ile ilişkiler, Dağlık Karabağ Sorunu ve Bosna Savaşı’ndan bahsedileceği dile getiriliyor. Öğrencilerin Aliya İzzetbegoviç, Rauf Denktaş, Dr. Sadık Ahmet, Muhammed Ali Cinnah, İsa Yusuf Alptekin gibi önemli şahsiyetlerden birinin hayatını ve eserlerini araştırıp biyografisini hazırlamaları ve sunmaları isteniyor.
Programın Eksik Yönleri
Aşağıda maddeler halinde yer alan hususlar yeni programlarda eksiktir veya yoktur.
a. Atatürkçülüğün Tanımı
Kitapların adında “Atatürkçülük” yazılı ama tanımı yapılmıyor, özelliklerinden bahsedilmiyor.
b. İnkılap, İhtilal
8. sınıf programında ihtilal ve inkılap kavramları var. 12. sınıf programında inkılap kavramı var ama ihtilal yok.
c. Atatürk İlkelerine Verilen Yer
Ders kitaplarında ilkelere verilen yer, yaklaşık üçte birine indirilmiştir.
d. Menemen Olayı ve Kubilay’ın Katli
8. sınıf programında yer almıyor. 12. sınıf önceki programda Menemen Olayı ve Kubilay’ın katli “Şeyh Sait İsyanı, Takrir-i Sükûn Kanunu, İstiklal Mahkemeleri ve Kubilay Olayı farklı bakış açısı ve kaynaklardan yola çıkılarak ele alınır, Mustafa Kemal’e suikast girişimine değinilir.” şeklinde düzenlenmişti.
Yeni programda “Serbest Cumhuriyet Fırkasının kurulması ve Menemen Olayı’nı incelemeleri ve sunulan farklı kaynaklardan yararlanarak bu gelişmeler ile yeni Türk devletinin kurumsallaşması arasında ilişki kurmaları istenir.” şeklinde düzenlendi. Fakat ders kitabında yer alacak mı belli değil. Çünkü önceki programda yer almasına rağmen ders kitabında bahsi geçmemektedir.
Menemen İsyanı’nın ve Kubilay’ın katlinin ders kitabından “cumhuriyetimizin yıkımına yönelik padişah ve halife yanlısı özlemcilerin suçlarını gizlemek” olduğundan çıkarılmış olsa gerek. Yeni kitaplar hazırlanırken ders kitaplarına eklenmesine çalışılmalıdır.
e. Şeyh Said İsyanı
8. sınıf programında Şeyh Said İsyanı yoktur. Önceki 12. sınıf programında Şeyh Said İsyanı’na değinilmiş ama ders kitaplarında Şeyh Said, gözlerden uzak tutulmuştur. Hazırlanan bazı kitaplarda Şeyh Said’in cumhuriyet karşıtlığı, isyana İngiltere desteği, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ile bağı, Musul’un kaybıyla bağlantısı gizlenmiştir. “Doğuda görülen isyan”, “Doğuda çıkan karışıklıklar” şeklindeki ifadelerle Şeyh Said’in adı anılmamış ve bu yolla saydığımız olgu ve olaylarda Şeyh Said’in rolü gözlerden kaçırılmıştır. Yeni 12. sınıf programında Şeyh Said İsyanı’na yer verilmemiştir.
f. Köy Enstitüleri
Öğretim programı hazırlanırken yabancı ülkelerden de yararlanıldığı vurgulanıyor ama kendi eğitim modelimiz olan Köy Enstitüleri kaldırılıyor ve öğretim programlarında buna yer verilmiyor.
Öğretim programında kazanımların, becerilerin, öğretim yöntem ve materyallerinin uygun olması, karşılaştırmalı, bütüncül öğretim dersin daha iyi kavratılması için yeterli değildir.
Cumhuriyet tarihimizin gerçeklere uygun anlatılması ve Atatürk İlkelerine verilen yerin artırılması önemlidir.